Cuma günü sosyal mühendisliğin nasıl yapıldığını basit bir dille anlatmak gerektiğini söylemiştim ve bir iki temel kavramı aktarmaya çalışmıştım. Devam edelim.
Düşünün ki bir ülke var, ve bu ülke kendi halkını taraflara bölmeye çalışıyor. Böyle bir şeye kimin neden ihtiyaç duyacağını şimdilik bir yana bırakalım. Kendimizi bu operasyonu sürdürecek kişiler yerine koyalım ve öyle düşünelim.
İki mahalleyi birbirine düşürmek o kadar kolay değil. Evet insan tuhaf bir varlık ve zaman zaman durupdururken “arıza çıkaranlarımız” da var, ama bunlar çoğunlukta değildir. Toplumların sabrını taşıracak şeyler yapmak gerekir onları öyle ya da böyle harekete geçirmek için. Bu arada Türkiye’de genel bir ayaklanma olmaması, toplumun genel olarak sabrının taşmadığını da anlatır.
Türkiye’de ne kadar zamandır ve niçin uygulandığı bilinmeyen bazı şeyler var. Örneğin sokağa çıksak rastgele 10 kişiyi yoldan çevirsek ve sorsak, en az yarısının sakal ya da başörtüsü yüzünden orduevine girememiş olmak gibi bir anısı vardır. Bunlar arasında bunu önemseyen var önemsemeyen var. Bunu önemsemeyenlerin kendilerini yerinden sıçratan başka sıkıntılı anıları var.
Türkiye genelinde cahillik çok büyük bir sorun bunu biliyoruz. Ancak bir diğer yandan eğitimlisi çok çok eğitimli olan bir kurum böyle bir uygulamayı neden yapmış olabilir? İçlerinde son derece iyi yetişmiş, keskin zekaya sahip, vizyoner diyebileceğimiz kaliteli çalışanları olan bir kurumdan bahsediyoruz. Gelecek yönelik on yılları içeren sosyal ve ekonomik planlar yapabilecek ve öngörüler üretebilecek bir kurum.
Bu kurum, nedeni belirsiz bir şekilde sonunda nereye varacağı ayan beyan ortada olan bir çok uygulama yapmış. Bu konu, uzun vadeli sosyal mühendislik konusudur. Örnek olarak bir kenarda dursun. Gelecek günlerde devam ederiz.
(facebook notlarından)