İnsanın var olduğunu, hayatta olduğunu anlamak, teyid etmek için yaptıklarının haddi hesabı yoktur. Sınırsız bir alanda türlü çeşitli davranışlar her an salt hayatta olup olmadığını, var olup olmadığını anlayabilmek, buna kanaat getirmek için yapılır.
Bacak bacak üstüne attığınızda bacaklarınızın varlığını hissedersiniz. Sigara içerken en az iki parmağınızın ve dudaklarınızın varlığını hissedersiniz. Çoğu kez boğazınızın ve nefes borunuzun, burnunuzun varlığını da hissedersiniz.
Yemek yerken ağzınızın, dilinizin oralarada olduğuna ek bir kanıt getirmek için ağzınızı şapırdatırsınız. Hiçbir müzik ya da ses yokken bir şeylere tempo tutmak da var mıyım yok muyum sorusuna yanıt aramak için kullanılan yöntemlerdendir.
Bazı dar giysiler, bazı takılar (küpe, bilezik, vb.), türban ve benzeri aksesuarlar da bu amaca hizmet edebilir. Bunları kullanan herkesin amacı budur demiyorum, lütfen konuyu sulandırmayalım.
İnsan hayatta olduğunu bazı ek kanıtlar olmadan anlayamaz, anlasa bile ikna olmaz. Hem soyut hem de somut anlamda varlığına sürekli kanıt arar. Kanıtlara yenilerini eklemeye çalışır. Bir saniye önce geçerli olan varoluş kanıtı bir saniye sonra kişi için geçerliliğini yitirebilir.
Bu amaçla yapılan bir çok şey kişinin hayatında fazladan sorunlara yol açabilir. İşte böyle bir durumda konuya bir uzmanı dahil etmekte fayda var.
Arkadaşlıklarınız kendi varlığınızı kanıtlamak üzerine kuruluysa kısa bir süre içinde yalnız kalırsınız. İlişkileriniz sizden daha büyük olduğunu hayal ettiğiniz bir başkasının içinde erimek ve orada varlığını kanıtlamak, varlığına amaç ve sebep bulmak ise bu insanı yorar, üzer, kimyasını değiştirir ve kaybedersiniz.
İş yerinde üzerinize aldığınız sorumluluklar belli bir ücret karşılığı bir hizmette bulunmayı aşıp sizin varlığınızı kanıtlama oyuncağınız halini alırsa hem kendinize hem çalıştığınız şirkete zarar verirsiniz. Bu tür insanların en büyük şikayeti çoğunlukla “ne yapsam yaranamıyorum” gibi muğlak ifadelerden oluşur.
Ne doğa ne de insan bedeni, zihin de buna dahil olmak üzere hiçbir biçimde mükemmel değildir. Bu varoluş kaygısı da bunun ispatlarındandır. Var olduğunu her saniye yeniden anlamak isteyen insan hastalanır, korkar, kızar, olmayacak şeylere sevinir, olmayacak şeylere üzülür. Bunun farkına varmak, ayırdında olmak da tek başına çok zor olabilir.
Eğer gündelik yaşam içerisinde saçmaladığınıza dair bir hisse kapılıyorsanız bir uzmana başvurmakta gecikmeyin.
Varoluş kaygısından korkmayın, geç kalmaktan korkun.